Günlük yaşamda sıkça kullanılan plastik şişeler, pratiklik sağlasa da ciddi sağlık risklerini de beraberinde getiriyor. Bilimsel araştırmalar, bu şişelerden içilen suyun hormon dengesini bozarak kısırlık riskini artırabileceğini ortaya koyuyor.
Plastik şişeler modern yaşamın vazgeçilmezlerinden biri hâline geldi. Marketlerden alınan sular, spor salonlarında kullanılan mataralar, yolculuklarda taşınan içecekler… Ancak bu pratiklik, sağlığı tehdit eden görünmeyen bir risk taşıyor. Plastik şişelerdeki bazı kimyasalların üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Uzmanlar, özellikle uzun süre güneşe maruz kalmış ya da tekrar tekrar kullanılan plastik şişelerin içerdikleri maddeler nedeniyle insan sağlığı üzerinde ciddi etkiler yaratabileceği konusunda uyarıyor.
Plastik Şişelerdeki Tehlikeli Kimyasallar: BPA ve Ftalatlar
Plastik şişelerin üretiminde kullanılan bazı maddeler, sıcaklık değişimlerinde ya da uzun süreli beklemede suya sızabiliyor. Bunların başında Bisfenol A (BPA) ve ftalatlar geliyor. Bu kimyasallar, endokrin bozucu yani hormon sistemini etkileyici özellikleriyle biliniyor.
- BPA, özellikle sert plastiklerde kullanılan bir bileşiktir. Östrojen benzeri etkiler göstererek hormonal dengenin bozulmasına neden olur.
- Ftalatlar, plastiği esnek hâle getiren maddelerdir ve erkek üreme sistemine zarar verebilir.
Bu maddelerin vücuda alınmasıyla birlikte sperm kalitesinde azalma, yumurtalık fonksiyonlarında bozulma ve hormon seviyelerinde dengesizlik gözlemlenebilir.
Kısırlık Riskiyle Olan Bilimsel Bağlantı
Son yıllarda yapılan araştırmalar, plastik ambalajlara uzun süre maruz kalan bireylerde üreme sağlığının olumsuz yönde etkilendiğini göstermektedir. Özellikle:
- Erkeklerde sperm sayısında ve hareketliliğinde azalma,
- Kadınlarda adet döngüsünün bozulması ve yumurta kalitesinde düşüş,
- Hormon düzensizliklerine bağlı olarak kısırlık ihtimalinin artması gibi bulgular dikkat çekmektedir.
2023 yılında yapılan bir Avrupa çalışmasında, yüksek oranda BPA ve ftalat içeren idrar örneklerine sahip bireylerde doğurganlık oranının anlamlı düzeyde düşük olduğu gözlemlenmiştir.
Hamilelik ve Gelişimsel Riskler
Yalnızca kısırlık değil, hamile kadınlar ve bebekler de plastik şişelerle taşınan suyun risklerinden etkilenebilir. Bu kimyasallar, plasenta yoluyla bebeğe geçerek doğum öncesi gelişimi olumsuz etkileyebilir. Zeka gelişimi, sinir sistemi fonksiyonları ve bağışıklık sistemi bu etkilerden doğrudan etkilenebilir.
Ayrıca erken ergenlik, düşük riski ve hormonal hastalıklar da bu maddelere maruz kalınmasıyla ilişkilendirilmektedir.
Tek Kullanımlık Plastik Şişeler Daha Riskli
Marketlerden alınan su şişeleri genellikle tek kullanımlık olarak üretilir. Ancak birçok kişi bu şişeleri defalarca kullanmakta ya da sıcak ortamlarda (araba, çanta vb.) bırakmaktadır. Oysa bu şişelerin üretiminde kullanılan malzemeler tekrar kullanıma uygun değildir. Zamanla bu şişelerden suya daha fazla kimyasal sızabilir.
Plastik şişelerin güneşte bırakılması, kimyasal salınımı önemli ölçüde artırır. Özellikle yaz aylarında sıcak ortamda uzun süre kalan şişelerdeki risk çok daha yüksektir.
Sağlıklı Alternatifler Neler?
Plastik şişe kullanımını azaltmak ve bu risklerden korunmak için bazı basit ama etkili önlemler alınabilir:
- Cam ya da paslanmaz çelik mataralar kullanın.
- Plastik şişeleri tekrar tekrar kullanmayın.
- BPA içermeyen ürünleri tercih edin (etikette “BPA-free” ibaresi bulunmalı).
- Suyu serin, güneş almayan yerlerde saklayın.
- Plastik kaplarda sıcak sıvı taşımaktan kaçının.
Toplumsal Farkındalık Şart
Plastik şişelerin yalnızca çevresel değil, bireysel sağlık açısından da tehdit oluşturduğunu bilmek büyük önem taşıyor. Özellikle çocuklar, hamile kadınlar ve doğurganlık çağındaki bireyler bu konuda daha dikkatli olmalı. Sağlıklı yaşamın temel taşlarından biri olan su, yanlış kapta sunulduğunda sağlık riskine dönüşebilir.
Türkiye’de henüz bu konuda yaygın bir toplumsal farkındalık oluşmamış olsa da, dünya genelinde birçok ülke BPA kullanımını sınırlandırmış ya da tamamen yasaklamıştır. Uzmanlar, plastik tüketimi konusunda bilinçlenmenin bireylerin sağlığını doğrudan etkileyen bir öncelik hâline gelmesi gerektiğini vurguluyor.
ChatGPT’ye sor